Güneşle birlikte bir yağmur.
Ufuklar apaydınlık. Gökyüzü pırıl pırıl.
Toprak kımıl kımıl. Sevinç içinde bitkiler.
Böceklerde bayram.
Bir yağmur yağıyor.
İliklere kadar işliyor serinliği.
Bir sıcaklık akıyor, sicim gibi inen damlalar arasından, yeryüzüne.
Bir yağmur akıyor.
Hayvanlar hayatı kutsuyor, tapınan bir sükûnet içinde.
Bir yağmur yağıyor.
Çocuklar kulak kesilmiş. Damlalar gözbebekleri.
Bir yağmur yağıyor.
Tabiat bir musiki sağanağında.
Bir yağmur yağıyor.
Yüzlerde gökyüzüne tebessümler.
Soluklar havayı dolduruyor dua yüklü buharlarla.
Yağmur durmadan yağıyor.
Gökleri sicim sicim yeryüzüne çekiyor, eller.
Denizler, göller, ırmaklar, nehirler inen yağmurların okşayışlarında kıpır kıpır.
Yağmur durmadan ama şiddetlenmeden hep aynı ahenkle yağıyor.
Dağlar, tepeler, vadiler, ovalar yağmur vuruşlarıyla bir gök dansındalar.
En yüce dağ, başında ışık bulutlarıyla bir Mevlevi şeyhi gibi mütebessim ve mest.
Bir yağmur yağıyor.
Varlıklar çepeçevre yağmura teslim.
Gök gürlemeleri var ama korku yok.
Şimşekler çakıyor ama ürküntü yok.
Gök flaşlarıyla güneşe selam gönderiyor, şimşekler.
Gürlemelerle yeryüzüne mesaj indiriyor bütün gökler.
Yağmur durmadan, durmadan yağıyor.
Yeryüzünde silahlar susuyor. Yangınlar sönüyor.
Yer yer toprak kaymaları yaşanıyor. Seller çılgınca dolaşıyor.
Yağmur durmadan, durmadan, durmadan yağıyor.
Sellerin sürüklediği ne varsa canlı-cansız hiç sızlanmıyor, haykırmıyor.
Toprak kaymalarıyla kaybolan ne varsa canlı-cansız teslim, mütevekkil.
Bağırıp çağırmıyor, yırtınıp paralanmıyor.
Yağmur hep yağıyor.
Hasta gövdelerden kopan sülükleri sağar gibi yağıyor, yağmur.
Kirli kanları arıtıyor.
Kirli canları parlatıyor.
Yağmur yağıyor.
Yağmur.
Muradı ne nur ne çamur.
Her damlası bir sur.
Yağmur yağıyor.
İsrafil okuyor.
Havayı suyu toprağı ışık ışık dokuyor.
Güneş ışıklarına prizma yağmur.
Gökkuşakları çözülmüş de sanki yerlere yağıyor.
Elvan elvan yeryüzü sayısız desenler içinde.
Ağır çekimlerle açılan çiçekler gibi bütün yeryüzü.
Bütün insanlar bir rüya ikliminde uyurgezer.
Bu yağmur birden kesilirse, birden dinerse bu sağanak.
Dedim ve açtım gözlerimi.
Kapkaranlık bir boşlukta kayboldum. Göklerde kayboldum. Yerlerde kayıp.
Göklerin ve yerlerin içinde buldum, içinin içinin içinin de içinde buldum.
Bir rüyadan kovuldum ama bir başka hülyaya koyuldum. İdeal insanlık hülyasına.
Ve bir başka yağmur başladı.
İlham atlarına binmiş sesler yağmuru.
Anlatılmaz ki.
Dile düşmemiş, dilden düşmemiş sesler.
Gönül ovalarında, ruh vadilerinde, ışık hızlarıyla uzanan sesler.
Kulak istemeyen. Dudak istemeyen sesler.
Bir ses yağmuru yağıyor.
Gözbebekleri geçitlerinden giren ışık elbiseli ilham binekli ses yağmurları.
Gözbebeklerinden geçerek her yanı kuşatan ışıl ışıl sesler.
Girdikleri bütün vücutları nurdan heykellere dönüştüren ses yağmurları.
Dua sancakları ellerinde seslerin.
Sevda libaslarına sarılı süvarileriyle akındalar.
Kulak verme gönül ver. Gönül ver de gör.
Çünkü bütün kulaklar kör. Gözbebekleri kalbin ve ruhun
Gözbebekleri duyar ancak bu ses süvarilerini.
Nereden hangi yönden hangi iklimden bu ses yağmurları ki
Birer birer avlar bütün ruhları da nasip olmaz bazılarına duymak
Seslerin ahengini görmek o tarif edilmez rengini.
